Merhaba Tımarhane Sakini,

Uzun veda yazılarından birinde değilsin. Bir hikaye dinlemek için buradasın.
Hikâye uzun zaman önce, bir arkadaşımı aramak için bir seri çevirmemle başlamıştı. İğrenç düzeyde İngilizceyle çevrilen ve iğrenç düzeyde balonlanan sayıların son sayfasında o arkadaşıma hep teşekkür ederdim.
Hikâye ne ara böyle karmaşık ve uzun oldu, anlamadım. Ve ne ara teşekkür etmeyi bıraktık. Şimdi son sayfadayız ve son bir teşekkür zamanı. Bana tüm bunları kazandıran ilk domino taşı olduğun için teşekkür ederim. 

Uzun bir yolculuk oldu. Bir çok şey gördük. Bir çok insanla tanıştık. 
Bir çok ekip arkadaşı edindik. Bir ekibim oldu, daha ne olsun.
Hayatta bir işe yaradığımı hissettiğim nadir yerlerden biriydi Tımarhane. Kendime hep şunu söylerdim:
''Eğer yaptıklarım birine bile ulaşıyorsa, bir kişi bile okuyorsa, bir tek yüz bile gülüyor veya mutlu oluyorsa, biri bile derinlerde bizimle aynı duyguyu paylaşıyorsa buna değer. Tüm hayatımı buna adayabilirim.''
Bu işten hiçbir zaman bir kazanç istemedim çünkü gereğinden fazlasını kazandım. Cebime girecek beş kuruştan, on liradan, bir milyondan fazlasını. Bunun için de sana teşekkür ederim Tımarhane Sakini. 
Daima yanımdaydın.

Uzun bir yolculuk oldu ve hikayeyi beraber yaşadık. Bu iş yorucuydu ama asla tüm yükü omuzlarımda hissetmeme izin vermeyen bir ekibim vardı. Belki üyeleri hep değişiyordu ama ruhları aynıydı.
Çok güzel arkadaşlar ve insanlar edindim ve hepsinin ismi daima aklımda kalacak. Sırtımdaki koca dünyayı kaldırdılar ve benimle en aptalca kararlara bile yürüdüler. Bir teşekkür zamanı daha...bu sefer sana ekip arkadaşım. 

Her mutlu anımız, her kötü anımız, her üzücü anımız, her kızgın anımız ve birlikte girdiğimiz onca savaş. Kazandığımız onca savaş ve kaybettiğimiz onca savaş. Ama baktığım zaman, biz hep kazandık. Kaybettiğimizde bile. Çünkü birbirimizi teselli ettik. Gerekse şu köşedeki kıytırık chat kutusundan, gerekse kırk yılda bir uğradığım o discord kanalından. 
Tüm güzel anılar için teşekkür ederim. 

Söylenecek ne çok şey var. Dile getirmek istediğim ne çok anı ama bu o uzun veda yazılarından biri değil. Bizim için bir şey yapmana ihtiyacım var.
Mutlu olmaktan asla vazgeçme ve çabalamaya devam et. Hayallerini bırakma ve onlardan vazgeçme. Bir hayatın var. Yaptıkların için pişman ol. Ben bunu çok isterdim. İyi ol. Ve bizi mutlu ettiğini hiç unutma. Dünya senin etrafında dönecek kadar küçük. Ve zaman seni geçecek kadar hızlı. Her bir saniyesini yaşa. O ünlü sözü bilirsin: ''Her saniye bir hediyedir.''

Bir blog, içindeki tüm o çevirmenler ve balonlamacılarla ne kadar iş çıkarırsa çıkarsın okuyucusu olmadığı sürece anlamsızdır. O mesajı alacak biri olmadığı, duyguları paylaşacak kimse olmadığı, seni anlayacak biri olmadığı sürece anlamsızdır. Siz daima bizim anlamımız oldunuz. Her bir saniyesini sevdiğimi bilmenizi isterim. İronik bir zamana denk geldi şu nasıl yapıldığını bilmediğim ama yapmak zorunda olduğum veda. 29 Şubatın son anlarındayız.  Ve bu ironik gün, aileden biri olduğun için teşekkür etmenin en güzel zamanı.

Hikâye uzun zaman önce, bir arkadaşımı aramak için bir seri çevirmemle başlamıştı. İnsanlarla beraber bir amaç için uğraşmakla devam etmiş ve karakter havuzunu genişleterek devam etmişti. Dağlar aşılmış, tepelerden geçilmiş, insanlarla tanışılmış, çoğuna sarılmak istenilmiş -o denli sevilmiş- ve yürümeye devam edilmişti. Hikaye bazen mola yerlerinde başkalarının diline sürülmüş ve farklı insanlarca anlatılmıştı. Ama bir hikaye sonu gelmediği sürece hep yarım kalır. Kitaplar mutlu sonla bittiğinde karakterler satır aralarında, çizgi romanlarda ise panel aralarında devam eder. Biz görmesek de yaşanır hayatlar ve şahit olmasak da ölür mutlu zannettiğimiz karakterler.
Bu da sonu işte sizin gördüğünüz kadarıyla. Şahit olduğunuz bu sonun mutlu olduğunu bilmenizi isterim. Keşke güzel dilinden güzel kelimeler dökülen ve parmaklarından sana ulaşan bir yazar yazsaydı bu hikayeyi ama elinde sadece ben varım. Bizi asla unutma çünkü biz her saniyesini hatırlayacağız, Tımarhane Sakini.

Uzun bir yolculuk oldu ve yoruldum. Dinlenme vakti. Yarım bıraktığımız tüm seriler için özür dilerim. Belki bir gün tekrar karşılaşırız ansızın bir seride, bir sayıda veya ufak bir çeviri metninde. 
Panel arasına çekilmenin zamanı geldi.
İyi geceler Tımarhane Sakinleri...